YAZARI : JENNIFER McMAHON
SAYFA SAYISI :
YAYIN EVİ : EPHESUS YAYINLARI
BASIM YILI : 400
NOTUM : 5/5
KONUSU:
Tavşanın uzattığı patiyi küçük eliyle tutan Ernie, annesinin arabasından inip altın rengi Volkswagen'e gitti ve hiç karşı koymadan, tereddüt etmeden yolcu koltuğuna oturdu. Yüzündeki gülümseme bir an bile kaybolmamıştı.
O gün Rhonda Farr, Pike's Crossing kasabasında hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını anlamıştı. Benzin istasyonunda öyle garip bir şey görmüştü ki, bir suçun işlenmesine tanıklık ettiğini ilk anda fark edememişti. Tavşan kostümü giymiş birinin küçük bir kızı kaçırmasını izlemişti.
Olaya müdahale etmediği için perişan olan Rhonda, soruşturmaya yardımcı olmaya karar verdi. Fakat kızı kaçıran kişiyi bulmaya yaklaştıkça, başka bir kayıp çocukla, yıllar önce ortadan kaybolan en yakın arkadaşı Lizzy ile ilgili gerçeklere de adım adım yaklaştığının farkında değildi.
"Yürek parçalayan, unutulmayacak ve ürpertici bir başyapıt."-Book Reporter-
"Unutulmuş hatıralar, kirli aile sırları ve beklenmedik olaylar, hikâyeye karanlık ve unutulmaz bir tat katıyor."-Kirkus-
"Çocuksu peri masalları ve oyunlarla süslenmiş masumiyet ile gizemin birbirine karıştığı, fazlasıyla merak uyandırıcı bu romanın etkisinden uzun süre çıkamayacaksınız."-Rundpinne-
"Kayıp Kızlar Adası'nın karakterleri ve hikâyesi gerçekten sağlam bir zemine oturtulmuş, ancak sayfaları çevirmekten korkmanıza neden olacak asıl şey büyüleyici ve tüyler ürpertici gizem unsuru."-In The Next Room-(Tanıtım Bülteninden)
Yazarın kalemini ne kadar sevdiğimi söylemiştim değil mi? Bu sefer de beni yanıltmadı ve yine sürükleyici bir polisiye-gerilim romanı okuttu bana. Belki herkesten daha çok beğenmiş olabilirim. Bunun sebebi ise önceki okuduğum iki romanı olan Şeytanın Eli ve 29.Oda kitapları daha doğaüstü, bu kitabın ise biraz daha gerçekçi olması… Ben önceki gibi bir kurgu beklerken bununla karşılaşınca biraz şaşırdım o yüzden.
Yazar belirgin bir
tarzda yazıyor. Geçmiş-günümüz yapmasının yanında ayrıca farklı kişilerin
tarafından da anlatım var. Bu her kitabında var. İnanın bana okumanın
kalitesini o kadar artırıyor ki. Elinizden bırakamıyorsunuz ve çok da
memnunsunuz bu durumdan.
Bu sefer çok farklı
ilerlemişti kurgu. Kitabın başında gizemi değil de suçu gösterdi önce ve “Buyur
bakalım çöz çözebilirsen,” dedirtti. Bu kitaptaki ters köşe o kadar iyiydi ki,
hiç ama hiç ipucu vermeden pat diye önünüze sürüyor sanki. Benim beklentim
zaten farklıydı ama beklemiyor olsam da şaşıracağım bir son olmuştu.
Bu yazarın akıcı
kalemini o kadar sevdim ki sonra okuduğum kitaplarda da aynısını aradım ve bir
iki kitabım bu yüzden yarım kaldı. Neden bu kadar övüldüğünü anladım ve ben de
şu an yeni bir kitap çıkarmasını bekliyorum. Okumadığım tek kitabı
“Söylemeyeceğine Söz Ver”. Bu kitabın da Kayıp Kızlar Adası gibi daha gerçekçi
olduğunu tahmin ediyorum.
Yazar eğer kendini
geliştiriyorsa o zaman ben ekstra beğeniyorum. Çünkü bunu başarmak hiç kolay
değil. Bazı yazarlar hep aynı ayarda oluyor ve çok tahmin edilebilir
yazıyorlar. O zaman okumanın zevki kalmıyor bence.
Polisiye romanları
çok severim. Böyle entrikalı, kim kimin arkasından ne iş çevirmiş belli olmayan
kitapları da… O yüzden herhalde gizemli, zekice bir düğüm içeren ve beni
meraklandıran bir kitap okuduğumda çok mutlu oluyorum. Aslında ben daha çok
romantik kitaplar okuyorum ama bu tarz kitapları da çok severim. Ne yazık ki
piyasada pek böyle kaliteli gizem-polisiye yok. En azından güncel romanlarda ve
hatta birçok Türk yazarda… Bu ayrı bir konu gerçi. Buna daha sonra gireriz
umarım J
Sonuç olarak… Lafı
çok uzun tutup çok az şey söylemiş gibi hissediyorum kendimi. Eğer gerçekten
öyleyse kusuruma bakmayın. Yeni yeni üstüne düşmeye başladım bloğumun. Umarım
düzenli hale gelir. Velhasılıkelam kitap çok güzel abilerim ablalarım. Yeme de yanında yat o derece. Kalite
arıyorsanız kesinlikle bakmadan geçmeyin. Bir yorumun daha sonuna geldim.
Okuduğunuz için teşekkürler. Sevgiler, saygılar…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder